KİTABINI OKUMAK MI FİLMİNİ İZLEMEK Mİ?

1721

Önce şunu belirteyim kitap okumayı da film izlemeyi de çok severim. Ondan dolayı bu yazıyı yazarken çok arada kaldım. Bakalım sizde okurken arada kalacak mısınız?

Kitap okumayı oldum olası çok severim. Evden çıkma ihtimalim olmadığında, kendimi başka bir yerde hissetmek istediğimde kaçma noktamdır. Kitaplar sayesinde farklı hayatlar yaşayıp bambaşka kişiliklerle tanışıyordum. Hala bu düşüncem değişmedi. Her kitabı bu hevesle okuyorum. Ayrıca en sevdiğim başka bir durumda gece uyumadan okumak. Hem o günkü yorucu düşüncelerden arınıyorum. Hem de uyuduğumda sanki o kitaptaki karakterleri yaşıyorum. Olay örgüsü nasıl olursa olsun mutlaka birinin yerine geçip olayı canlandırıyorum. Hatta canlandırma olayını o kadar çok seviyorum ki kitabı okuduktan sonra son okuduğum kısma uygun bir fon müzik açıp kulaklık takıp kendim devamını kurgulamaya çalışıyorum. İşte bu noktada kitabını okumak filmini izlemekten güzel geliyor. Çünkü ben her karakter için kendimce kişiler oluşturuyorum. Mesela başrolüm bir gün sarışın bir gün esmer bir gün kumral oluyor. Ama filmde o ihtimal yok. Başrol bir kişi seçiliyor ve genellikle o kişi değişmiyor. Bence bu hayal dünyasını kısıtlıyormuş gibi geliyor. Mesela kuzenim kızıl saç rengi insanlardan daha çok hoşlanıyor ve kitapta en sevdiği karakter onun için kızıl olabilir. Ama film çekildiğinde esmer olabilir. Yönetmen kimi seçerse o oluyor yani. O zaman biz aslında kitaptan uyarlanan filmlerde genel olarak yönetmenlerin hayal gücünü izliyoruz.

Alacakaranlık serisini düşünün. Yukarıda gördüğümüz gibi başrolleri Kristen Stewart ( Bella Swan) ve Robert Pattinson (Edward Cullen) oynuyor. Oyunculuklarına diyecek lafım yok, efsaneler. Belki bu karakterleri onlar kadar iyi canlandıracak başka kimse yoktur. Benim demek istediğim belli bir kişi olması. Filmi izlemeden önce bende Edward sarışın, renkli gözlüydü. Şimdi direk Robert Pattinson aklıma geliyor. Bu yüzden kısıtlandığımı düşünüyorum.

Başka bir yönden bakalım. Yazar kitapta karakterlerin o an düşüncelerini, hissettiklerini betimleme ile anlatıyor hatta bazen hissettiriyor. Ancak filmi izlerken o an konuşmalardan bazen iç sesini kaçırıyorsunuz. Yönetmen belki gerek duymuyor belki kalabalık buluyor. Ben en çok o kısımlara önem veririm. Çünkü insanlar en çok içsel düşünceleri ile olayları çözümlerler ya da olayları yaşarlar. Başka düşünce yapıları görme fırsatım olur. Yeni bir bakış açısı ile tanışmış olurum. Hem de karakterin gerçek yüzünü görmüş oluruz. Ancak filmde bunu gizleyebiliyorlar. Filme gizem katıyorlar kendilerince.  Bence çok hoş olmuyor.

Bazı kitap temelli filmlerde de fark ettiğim kahramanın hayatını değiştirmeleri. Açlık oyunları serisini hem okudum hem izledim. Filmi ile kitabı evet ciddi anlamda farklı. İkisi de ayrı ayrı çok güzel ama “kitaptan uyarlanmış” ifadesinden dolayı kitabı yansıtacağını düşünerek izliyorum. Sonra hayal kırıklığına uğruyorum. Bu yüzden film kesinlikle kitabı yansıtmayabilir.

Film izlemenin güzel bir yani yok mu, tabi ki var. Hızlı kitap okuyamıyorsanız veya anlayamıyorsanız, o kitabı okumak bir haftanızı alırken filmini izlemek en fazla 4 saatinizi alır. Böylece hızlıca ana fikrine hakim olursunuz. Bir de ben bazı kitapları yönetmen nasıl filme uyarlamış diye meraktan izliyorum. Mesela Kitap Hırsızı kitabını okudum, filmini de izledim. O kızı nasıl ifade etmiş yönetmen merak ettim. Güzeldi ama kitaptaki kadar değil. Ama Harry Potter serisini düşünürsek filmi ayrı kitabı ayrı seri olarak hayran bırakıyor.

Bu konu biraz kişiye bağlı ama benim gibi hayal dünyanızı çok seviyorsanız ve kendiniz filmini önce beyninizde çekmek isterseniz okumanızı tavsiye ederim. Derseniz ki ben çok kitap okuyamıyorum sıkılıyorum, yavaş okuyorum film izlemek kolayıma geliyor. O zaman tabi ki filmini izleyin. Sonuçta ikisi de genel kültürünüzü arttırıyor. Ama benim tercihim KİTAP.

Önceki İçerik3 BOYUTLU ÇİZİM PROGRAMLARI
Sonraki İçerikYAZILIMCI OLAN VEYA YAZILIMCI OLMAK İSTEYENLER İÇİN DİZİ TAVSİYELERİ
Adım İrem Gül. Bilgisayar öğretmeniyim. Tam bir başak kızıyım. Hayatı benim açımdan görün istedim ve bu bloğu açtım. Dünya’ya İrem’in penceresinden bakmaya hazır mısın?