AYVALIK’TA GEZİLEBİLECEK YERLER

71

Yeni bir gezi yazımdan selamlıyorum sizi. Ara tatilde 3-4 günlüğüne Ayvalık’a gittim. Canım arkadaşım ve eşi sağ olsun beni bol bol gezdirdiler. O zaman sizin için lafı uzatmadan hemen gezebileceğiniz birkaç yeri anlatmaya başlıyorum.

Ayvalık merkezde Taksiyarhis Anıt Kilisesi bulunuyor. Taksiyarhis Kilisesi Ayvalık’ın ilk kilisesidir. 16’ıncı yüzyıl sonu ile 17’inci yüzyıl başında bir Rum bölgesi olan Ayvalık, bu kilisenin birinci dönem yapısının çevresinde gelişmiştir. Ayvalık’ın gelişimi ile birlikte kilise de 1753 yılında büyütülmüş ve 1844 yılında yeniden inşa edilmiştir. Kurtuluş Savaşı’ndan sonra tekel deposu olarak kullanılan bina 2012 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından restorasyonu tamamlanmış ve 2013 yılında Balıkesir Kuvayi Milliye Müzesi Müdürlüğü’ne bağlı birim olarak hizmete açılmıştır. (Türkiye Kültür Portalından alıntıdır. ) Öğretmenlere ücretsiz. Diğer kişiler cüzi miktarla girebiliyor. 2 katlı, ilk katında kilisenin içinde resimler var ve camide imamın vaaz verdiği gibi bir yer(adını bilmiyorum) var. İlerleyince aynı katta başka bir bölüm daha var. Ne için kullanıldığını bilmiyorum ama oda gibi. İkinci kata çıkmak için dışarı çıkıyorsunuz. Merdivenle çıkınca sizi güzel, nostaljik bir kapı karşılıyor. 2. kat duvar kenarlarındaki koridor gibi. İnce şekilde 3 duvar boyunca ilerliyor. Sonunda o kilisede daha önce kullanılmış bazı eşyalar sergileniyor. İçerisi çok ferah ve insana maneviyatı hissettiriyor. Ben maneviyatı hissettiğim yerleri sevdiğim için burayı da çok sevdim.

Ayvalık sahili ve çarşısını gezebilirsiniz. Bir tatil mekanına göre çok güzel ve düzenli bir çarşısı var.

Birazda araçla gidebileceğiniz yakın yerleri belirteyim. Küçükköy’e gittik. Tarihi dokusunu korumuş ama her mekanı ayrı dekor edilmiş, sosyal medya diliyle hepsi ayrı ayrı Pinterest kafeler, oteller bulunuyor. Biz gittiğimizde hepsi açık değildi ama güzel yerler vardı. Boşnak böreği ünlü dediler, bizde yemeye gittik. Mutlaka tatmalısınız. Restorasyonlar olduğu için fazla gezemedik.

Oradan Şeytan Sofrası’na geçtik. Tepede bir yer. Hikayesini hemen sizinle paylaşmalıyım. Rivayete göre Osmanlı Döneminde, 1500’lü yıllarda Rumların yaşadığı bu bölgede Penelope adında bir Rum sakini dönemin kilisesine karşı gelmiş ve bu nedenle kilise ve halk tarafından cezalandırılmış. Kilise tarafından ‘’Şeytan’’ olarak ilan edilen Penelope, şehirden kovulunca bu tepeye yerleşmiş. Penelope, bölgede uzun süren kıtlık ve kuraklığın sebebi olarak düşünülmüş ve köylüler Penelope’yi linç etmek için tepeye çıkmış. Ancak Penelope köylülerin kendisini linç etmek için geldiğini duyunca uzun süredir aç olan köylülere bir sofra hazırlamış. Uzun süredir aç olan halk, sofranın ihtişamı karşısında Penelope’yi unutup, karnını doyurmaya başlayınca Penelope kaçıp kurtulmayı başarmış. Kurulan bu sofra nedeniyle halk arasında bu tepe ‘’Şeytan Sofrası’’ olarak anılmış. Hatta bir yerde kocaman bir ayak izi var, buna da şeytanın ayak izi denilmiş, rivayete göre Penelope, halk karnını doyururken buradan kaçmış. Ben okuyunca çok merak etmiştim. Şimdi oraya bir kafe açılmış ve seyir için güzel bir mekan olmuş. Bazı insanlar hatta dilek dileyip bez bağlamışlar.  Biz gittiğimizde o kadar rüzgar vardı ki yürümekte zorlandık hatta telefonum uçuyordu. O yüzden havanın sakin olduğu bir gün gitmenizi tavsiye ederim.

Sizce oraya kadar gidip Cunda adasına uğramadan dönmüş müyümdür? Tabii ki hayır dediğinizi duyar gibiyim, evett uğradım. Çok güzel bir sahil, sahil boyunca güzel mekanlar… Taş Kahve’de kahvelerimizi içtik. Sonra sokaklarını keşfe çıktık. Hediyelik eşya dükkanları, doğal taş satış alanları, çeşit çeşit mağaza ve restoran vardı. Ben doğal taşlara bayılırım, arkadaşım da benim gibi olduğu için hemen güzel bir yere girdik. Kendimize sitrin taşı aldık, kardeşlerime de kırmızı akik aldım. Sosyal medya hesabımı takip ediyorsanız video veya fotoğraflarda görmüşsünüzdür, beyaz/şeffaf gibi bir taş. İçeri girince o taş sanki beni çekti ve aldık. Sonra güzel bir pastaneye gidip tatlı öğünümüzü de tamamladık.

2 günlük minik Ayvalık gezimi bu şekilde tamamladım. Eğer gitsem mi diye düşünüyorsanız, eğer düşüncenizi bırakıp mutlaka gidin. Kışın gitmeme rağmen havası sıcacıktı. Her yere sahil yolundan gidebiliyorsunuz ve güneşte varsa masmavi denize eşlik eden sıcacık güneşle muazzam bir yolculuk oluyor. Yanınızda sevdiğiniz insanlar da varsa zaten tadından yenmez. Minik bir uyarı yapmak istiyorum, deprem bölgesi olduğu için bazen hafif sarsıntılar oluyor. Bir de dağın eteğinde olduğu için çok meltem oluyor, yanınızda mutlaka nemlendirici, lipbalm vs. ile gidin yoksa benim gibi dudaklarınız parçalanır 😀

Uyarılarımı da yaptığıma göre ilk fırsatta rotanıza ekleyebilirsiniz. Oraya gidince bana fotoğraf atmayı hatta etiketlemeyi unutmayın. Şimdiden iyi geziler :J

Önceki İçerikKARIŞIK FİLM TAVSİYELERİ -3
Sonraki İçerikTÜBİTAK 4006 BİLİM FUARI DESTEKLEME PROGRAMI HAZIRLIĞIMIZ VE BİLİM FUARI
Adım İrem Gül. Bilgisayar öğretmeniyim. Tam bir başak kızıyım. Hayatı benim açımdan görün istedim ve bu bloğu açtım. Dünya’ya İrem’in penceresinden bakmaya hazır mısın?