EFSANE KURGULARI İLE DAN BROWN VE ESERLERİ

1342

Muhteşem bir yazar ile tekrar buluştuk. Önce yazarımızı tanıyalım. Daha sonra size kitaplarıyla tanışma maceramı anlatacağım. Minik bir sır ile de karşılaşabilirsiniz.

Dan Brown, 22 Haziran 1964 doğumlu Amerikalı bir yazardır. Amherst Koleji ve Philips Exeter Akademisi’nden mezun olduktan sonra bir süre öğretmenlik yapmıştır. İlk kitabı Dijital Kale’yi 1996 da çıkarmış ve bir anda elektronik kitap listelerinde 1 numaraya yükselmiştir. Babası matematik profesörü, annesi ilahiyat müzisyeniydi. Yazarın yaşamı kitaplarına yansımıştır.

Benim Dan Brown ve kitapları ile tanışmam çok tatlı bir ev arkadaşım sayesinde oldu. Adını çok duymuştum ama kitaplarını inceleyecek vaktim olmamıştı. Onun kendisine aldığı seriden birisini okumama izin vermişti. Ne tesadüftür ki Dijital Kale’yi seçmiştim. O zamanlar ilk kitabı olduğunu bilmiyordum ama arkadaşlarım onu okumamı önermişti. Kitabın sahibi arkadaşımda senin alanınla ilgili demişti. Merakım iyice arttı. Kitabı vaktim oldukça okuyordum. Her daim çantamdaydı. Kadınların çantaları genelde acil durum kiti gibidir, elimiz ne geçse içine koyarız bilirsiniz. Kitap biraz hasar almıştı. Ben bunu görünce çok üzüldüm. Çünkü sahibi arkadaşım onlara gözü gibi bakıyordu ve ben onun emanetine iyi bakamamıştım. Ne yapmam gerekiyordu? En sonunda yenisini almayı ve bunu ona hiç söylememeye karar verdim. Elimdeki hafif hasarlı kitapta bana kalacaktı. Olduğumuz ilde aradım ancak bulamadım. İnternetten de söylemeye cesaret edemiyordum çünkü hasarlı gelme ihtimali vardı ve değişim için vaktim yoktu. Arkadaşım birkaç ay sonra yurt dışına gidecekti. Olduğumuz yerdeki kitapçıları gezdim, bulamadım. Diğer şubelerinden istekte bulunmalarını söylemiştim. Her boş anımda o kitapçıya gidiyordum ve artık orada çalışan arkadaş beni görür görmez gelme nedenimi anlıyordu. Vaktim olsa yakındaki illere gidip bakacağım ama koşturuyorum bir boş günüm yok. Artık bulamayacağım sanırım derken kitapçıdaki arkadaş şubelerinin olduğu illeri, alışveriş merkezlerini söyledi. Artık nerede olabileceğini biliyordum ama gidip eli boş dönmekte vardı. Çünkü stoklar daima güncellenmiyordu. Bu kitap olayını da 2 arkadaşım biliyordu sadece. Ev arkadaşlarımın hiçbiri bilmiyordu sanırım bu yazımla öğrenecekler. Neyse vaktim hızla azalıyordu. O akşam bilen arkadaşlarımdan birisinin sevgilisi kitabın stoku olduğu bir alışveriş merkezinin oradan gelecekti. Rica ettim bakmasını, Allah razı olsun baktı son 1 tane varmış. Ne kadarsa önemli değil lütfen al dedim. Akşam kitap elimdeydi. Ama kitabı eve götüremezdim. Çünkü arkadaşıma bunu söylemek istemiyordum ve diğer ev arkadaşlarım aynı kitaptan iki tane görüp ne olduğunu sorabilirlerdi. Gizlim saklım yoktu onlardan ancak biz konuşurken kitabın sahibi arkadaşım duyabilirdi ya da konuşurken ağzımızdan kaçırabilirdik. Böylece hasarlı kitabı arkadaşımın evinde sakladık ve ben yeni kitabı eve götürüp arkadaşıma teşekkür edip geri verdim. Burada okuyup öğrendiğinde ne tepki verecek bilemiyorum. Seni çok seviyorum lütfen bana kızma demek istiyorum. Onun sayesinde kitaplığım ilk Dan Brown eserini kazandı, teşekkür ederim. Dan Brown’dan bahsederken bu sırrı da daha fazla saklamak istemedim.

Kitaba geri dönersek aşşırıı hoşuma gitti. Arkasındaki birkaç cümle ile içerisini özetlemek isterim:” Ulusal Güvenlik Teşkilatı dünyanın kaderini değiştirecek ve dijital ortamdaki tüm şifreli metinleri çözecek özel bir bilgisayar üretir. Ne var ki, günün birinde bu özel bilgisayar karşılaştığı esrarengiz bir şifreyi çözemez. Ve kriptoloji uzmanı, zeki ve güzel Susan Fletcher göreve çağırılır. Genç kadın korkunç bir gerçekle yüzleşir. Silahlarla ya da bombalarla değil. Amerika Birleşik Devletleri’nin en güçlü haber alma örgütü olan Ulusal Güvenlik Teşkilatı çözülemez bir şifreyle rehin alınmıştır…” Bir de okuduğum ilk gerilim romanıydı. Gerilim filmlerini severdim ancak gerilim romanı hiç okumamıştım. Dan Brown sayesinde onu da sevdim. Gerçekten film izler gibi gerildim ve her bir sayfasını merak ettim. Sürükleyiciliğine diyecek kelime bulamıyorum. Arkadaşlarım az bile söylemiş diye düşündüm.

Bir de Başlangıç kitabını okudum. Bu kitap için şunu diyebilirim. Arkasını çevirdiğimde birkaç sözcükten fazlası yoktu. Bu sözcüklerden pek bir şey anlamamıştım. Kafamda sorular dönüyordu. Bu neyin başlangıcı, kim başlangıç yapmış, neyi anlatıyor? Bu sorularla kitabı aldım. Genç bir adamın üç büyük dini ilgilendiren çok önemli bir konuyu açıklığa kavuşturacağını belirtmesi ile şok dalgası vücuduma dağıldı. Kitapta ‘yıkıcı’ dediği durum ne olabilirdi. Kitaptaki din adamları da eminim benim kadar şaşırdılar. ‘Nereden geldik? Nereye gidiyoruz?’ sorusunu insanoğlu varoluşundan beri sorgulardı. Bu soruya cevap bulduğunu söyleyen fütüristin tam da keşfini açıklayacağı sırada her şey trajik bir şekilde karanlığa gömülür. Sizce neler olmuştur? Bu merakınızı diri tutun ve kitabı edinip okuyun.

Kitapları kalın olduğu için önce göz korkuturken okumaya başladığınızda sayfaların su gibi akıp geçtiğini göreceksiniz. Gerilim romanı okumayı sevenlere ve hiç okumamış olanlara özellikle tavsiye ediyorum. Dan Brown okumazsanız çok şey kaçırırsınız. Ben daha sadece 2 romanını okuyabildim ancak ilk fırsatta diğerlerini de okuyacağım. Herhangi bir eserini okuduktan sonra yorumlarınızı bekliyorum.

Önceki İçerikEHLİYET ALMA SERÜVENİM
Sonraki İçerikİYİ İNSANLAR HALA VAR
Adım İrem Gül. Bilgisayar öğretmeniyim. Tam bir başak kızıyım. Hayatı benim açımdan görün istedim ve bu bloğu açtım. Dünya’ya İrem’in penceresinden bakmaya hazır mısın?