ÇOK GEZEN Mİ ÇOK OKUYAN MI BİLİR?

1535

Bu yazıyı yazmak benim için biraz zor olacak çünkü ben hem gezmeyi hem okumayı çok severim. Ancak her durumunda artı ve eksilerini görmek iyidir.

Benim gibi öğretmen arkadaşların çoğunlukla bileceği, bilgide kalıcılığın sağlanması konusu vardır. Denir ki, duyu organına hitap etme derecesi arttıkça bilginin kalıcılığı artar. Bu yüzden genelde öğretmenler anlaşılması zor, çabuk unutulan konuları anlatırken olayın yaşandığı yere gezi düzenlerler. Birçoğumuz lise çağlarında Çanakkale’ye okul gezisi ile gitmişizdir. Amaç oradaki ruhu hissetmemiz, içimize işlemesidir. O zamanlar bunu çok fark etmesek de gün geçtikçe unutmadığınızı anlarsınız. Mesela ilkokul zamanlarımda Antalya’da yaşardık. Öğretmenimiz bizi bol bol geziye götürürdü. Antalya çevresindeki coğrafi şekilleri, tarihi eserleri ve daha birçok şeyi gayet iyi hatırlarım. Kolay kolay unutmam. Çünkü benim görsel hafızam iyidir. Coğrafya dersinde Antalya’daki doğal güzellikler anlatılırken Manavgat Şelalesi gözümün önüne gelir. Toprağının kırmızı olması, bitki örtüsünün maki olması gibi birçok bilgi bulunur uzun süreli hafızamda. Çoğunu da gizil öğrenme ile öğrenmişim. Nasıl mı? En az 7 sene bir yerde yaşasanız oraya ait istemediğiniz kadar bilgi öğrenirsiniz, bilinçli veya bilinç dışı. İşte o bilinç dışı olan yani fark etmeden öğrendiklerimiz gizil öğrenme olur. Gezilerde de büyük etkenlerden biri budur. Şimdi İstanbul’da yaşıyorum, birçok tarihi yapıyı görme, coğrafi şekli görerek öğrenme fırsatım oluyor. En basitinden iklim farklarını, suyun sıcaklığını-soğukluğunu anlıyorsun.

Biraz da okuma yönünden bakarsak betimleme iyi yapılmış bir kitapla da oradaymış gibi hissedersiniz hemde daha hızlı şekilde orayı gezmiş olursunuz. Bir gün içinde hareketli yani yürüyerek veya araçla gezebileceğiniz yerden daha fazlasına okuyarak ulaşabilirsiniz. Ayrıca gezerken ihtiyaçlarınızı karşılamak için harcayacağınız para cebinize kalır. Kitaba da para verirsiniz ama gezerken yiyeceksin, içeceksin, lavaboya gideceksin, hediyelik alayım diyeceksin belki de bir günde bitmeyecek ve kalalım bir gün diyeceksin. Arabayla geziyorsan aracın deposunu dolduracaksın, akün bitebilir, lastiğin patlayabilir, motor su kaynatabilir. Kitap fiyatı ve bunları karşılaştırınca kitap masrafını tercih ederim.

Tabi gezerken daha çok eğlenme fırsatınız var. Mesela Karadeniz’e dair bilgi edineceksiniz. Oraya geziye gidiyorsunuz. Oradaki her yemeğini tattığınız, her yaylasını gezdiğinizi, bir sürü insanı ile konuştuğunuzu, Karadeniz kıyısında yürüdüğünüzü düşünün. Birincisi oradaki anılarınızı unutmazsınız. İnsanların konuşma tarzlarını, yemeklerinin içinde ne olduğunu, sahilinin nasıl olduğunu, havasının nasıl olduğunu ve daha birçoğunu… Ayrıca bir sürü fotoğrafınız olur ve görsel hafızanız iyiyse her fotoğrafta o anı yaşarsınız.

Yazının kapak fotoğrafında gördüğünüz yer Selimiye Cami(Edirne) ve kenarında ben. O gün mesela gittiğimiz yerleri, giderken yaşadığımız olayları hiç unutmuyorum. Beyazıt külliyesine gitmiştik ve içerisinde Osmanlı zamanında kullanılan bazılarını hala kullandığımız sağlık tekniklerini görmüştüm. Aşağıdaki fotoğrafta mesela bir insanın belindeki fıtığı tedavi etmek amaçlı kullanırlarmış. Çok net olmasa da ne yaptıklarının anlaşıldığını düşünüyorum. Derslikleri, yatakhaneleri, öğretmenler odası, uygulama odası… Hepsi harikaydı.

Bunları hiç unutmuyorum. Sonra Bulgar Kilisesi’ne gitmiştik. Kiliseye yürürken ilk defa gerçek Roman görmüştüm. Hani hep televizyonda izleriz ya gerçeğini görünce insan şaşırıyor. Ama hiç unutmam mesela o anları. Sonra kilisenin içini, oradaki haçı, mumların kokusunu hala anımsarım. Kapalı olduğum için insanlara farklı geliyor ama ben kilise, sinagog gezmeyi cami gezmek kadar çok severim.

Edirne hep derslerde anlatılır ama gezince unutmamaya başladım. Sanırım benim gibi görsel zekası baskın olan kişiler için gezmek ön planda. Ama sözel zekası baskın olanlar için okumak daha verimli. En iyisi hem okuyalım hem gezelim. Nasıl dersesiniz, önce oraya dair her şeyi okuyalım sonra gezip unutulmaz anılar biriktirip öğrenelim. Siz ne dersiniz?

Önceki İçerikİLK İZLEDİĞİM YABANCI DİZİLER
Sonraki İçerikLİSE ANILARIMDAN (9.SINIF)
Adım İrem Gül. Bilgisayar öğretmeniyim. Tam bir başak kızıyım. Hayatı benim açımdan görün istedim ve bu bloğu açtım. Dünya’ya İrem’in penceresinden bakmaya hazır mısın?