İlk kez ciddi anlamda üniversite birinci sınıfta yabancı dizi izlemeye başladım. Oturup bir-iki bölüm izliyordum. Nasıl seçtiğimi sorarsanız bilim kurgu olsun istedim ve çok izlenenler arasından seçtim.
Tabiki ilki ‘The Vampire Diaries’ oldu. Oyuncu kadrosuna bakarsak Nina Dobrev, hikâyenin ana kahramanı Elena Gilbert, 3. sezon finalinde vampire dönüşmüştür. Paul Wesley, Salvatore kardeşlerden iyi kalpli ve sevecen olan Stefan Salvatore’u canlandırır. Ağabeyi, çapkın vampir Damon Salvatore’u ise Ian Somerhalder canlandırmaktadır. Elena’nın küçük erkek kardeşi, sonradan ortaya çıktığına göre aslında kuzeni, Jeremy Gilbert’ı Steven R. McQueen; Jeremy ve Elena’nın teyzesi ve yasal vasisi Jenna Sommers’ı ise Sara Canning canlandırır. Katerina Graham, Elena’nın en yakın arkadaşı ve bir cadı olan Bonnie Bennett’ı; Candice Accola Elena’yla rekabet halinde olan ve ikinci sezonda vampire dönüşen yakın arkadaşı Caroline Forbes’u; Zach Roerig, Elena’nın çocukluk arkadaşı ve sonradan Caroline ile sevgili olan eski sevgilisi Matt Donovan’ı; Michael Trevino, Jeremy’nin düşmanı, Matt’in en yakın arkadaşı, Mystic Falls’un başkanının oğlu -daha sonra Caroline ile sevgili olacaktır- kurt adam Tyler Lockwood’u canlandırır. İlk başta insanüstü yaratıklar olan, insanlı, aşklı, koşmalı yakalamalı bir dizi zannettim. Başı da öyleydi. Ancak belli bir süre sonra dizinin gençlik dizisinden ziyade entrika dolması ve bazı sahnelerinin gereğinden fazla olmasından dolayı izlediğimden bir şey anlamadım. Hiçbir karakteri canlandıran oyuncunun oyunculuğuna lafım yok, karakteri yaşıyorlardı. Ancak dediğim gibi olaylar sapmaya başlayınca hoşuma gitmemeye başladığı için bıraktım. 8 sezon 171 bölüm olan dizinin ilk bölümü 2009 yılında, son bölümü 2017 yılında yayınlanmıştır. Kaçıncı sezonda bıraktım hatırlamıyorum.

Sanırım dizilerin genel mantığı bu, çok izlenince yönetmen uzatayım derken kurgusu değişiyor. Kurgu değişince ana tema, oyuncular vs. her şey değişiyor. Ana karakter de hiç ölmeyince izleyici “Artık öl be neymişsin!” demeye başlıyor(Ben demiştim.) . Ben her şeyin tadında bırakılması gerektiğini düşündüğüm için bu dizilerden sonra daha çok mantığıma uyan ve az sezonluk diziler izliyorum.







