ÜNİVERSİTE SINAVINA NASIL HAZIRLANDIM?

3713

İlk seneden istediğim bir bölümü kazandım çok şükür. Peki nasıl çalışıyorum, nelere dikkat ediyorum merak edenleri bu yazıya alabilirim.

Lise 3 ve 4. sınıf hayatınızın devamında icra etmek istediğiniz mesleği, okumak istediğiniz bölümü seçebilmeniz için en uygun vakittir. Bunun için rehberlik öğretmeninizden bilgi alabilirsiniz, imkanınız varsa istediğiniz mesleği yapan kişilerin iş yerlerine gidip birebir konuşup ortamı görebilirsiniz. Mesleğinize karar verdikten sonraki aşama üniversitelerin o mesleği yetiştiren bölümlerinin alım puanlarına bakmanız ve almanız gereken tahmini puanı belirlemeniz. Buraya kadar hepsini tamamladıysanız gelelim çalışma yöntemine.

Ben çalışma yöntemim konusunda çok eleştiriye maruz kaldım. Genelde herkes: “Yanlış çalışıyorsun.” “Böyle mi çalışılır?” tepkileri verdi. Ben sizce taktım mı, hayır. Takmama sebebim, bu yöntemle başarıya ulaşabilmemdi.

Benim zamanımda YGS, LYS sınavları vardı. Ben lise son sınıfta sınava hazırlanmaya başladım. Aynı zamanda dershaneye de gidiyordum. Anadolu lisesinde okuduğum için stajım yoktu. Rehberlik öğretmenlerimle konuştum. Öğretmenlerimle konuşmalarımız doğrultusunda sınavların ayrı ayrı derslere göre konularını belirledim ve yazdım. Daha sonra sınav tarihlerine göre günde kaç saat çalışmalıyım belirledim. İlk dönem YGS konularını bitirmeliydim, ocak ayı ile LYS çalışmaya başlamalıydım. Aynı zamanda okul ve 12.sınıf dersleri de vardı. Haydi Bismillah dedim ve maraton başladı.

Ben genelde herhangi bir şeye odaklanmam gerekirse müzik dinlerim. Kitap okurken, ev işi yaparken veya makyaj yaparken müzik dinlerim. Müzik dinlerken dünya ile bağım kopuyor. Bundan dolayı ders çalışırken de müzik dinlerim. Metal, pop, rock, klasik, rap… bir çok müzik dalını da dinlerim. Amacım bilincim hep açık olsun ve dünya ile bağım kopsun. Arkadaşlarım ve öğretmenlerim buna şok olurdu. Paragraf çözerken bile dinlerim ve hiç yanlışım çıkmaz. Hatta bazen müziğe kendimi kaptırıp dans ettiğim bile olur. Cidden masada oturduğum yerden dans ederim, oda arkadaşlarım bilirler.

Ezberim çok iyi değildir bu yüzden genelde her şeyi mantığıma dayandırarak çalışırım. Ama illa ezberlenecekse –tarihler gibi- başka ihtimali yoksa o zaman tek başıma bir odaya gider, kulaklığı çıkarır ve sesli okurum. Tüm dikkatimi ona veririm.

O dönem en zor olan zamanlar, okulda yazılı olduğu günlerdi. Yazılıya çalışsam gönlüm rahat değil, çalışmasam uyuyamam. Dershaneden geldiğim zaman(en erken gece 9) oturur YGS çalışırdım. Sabah 5-6 gibi kalkıp okula gitmeden önce ve serviste okuldaki yazılıma çalışırdım. Çok zor oluyordu evet ama çok şükür hakkından geldim. En verimli ders çalışma saatleri sabah oluyor çünkü beyniniz gece dinlenmiş, önceki günkü bilgi yoğunluğunu sindirmiş oluyor. Hangi derse çalışırsanız kalıcı oluyor.

Günde 4-5 saat uykuya nasıl dayandım? Ben çok uykuya düşkün bir insan olmama rağmen enerjim bitmiyordu. Sırrımı veriyorum: çikolata ve kafein. Kahveye o zaman alışmadım ama kafeinli ürünleri çok tüketirdim. Tabi bu kafeini vücuttan sağlıklı şekilde atabilmek için de bol bol su içerdim. Çikolataları da bol karamelli, bol kuruyemişli enerji verici şekilde seçerdim. Çantamda hep olurlardı. Bu aşırı şekere rağmen hiç kilo almadım çünkü stresten kilo veren bir yapım var. İkisi birbirini dengelemiş oldu.

Şunu da belirteyim, ben üniversiteyi kazanana kadar Facebook dışında sosyal medya kullanmadım. Herhangi bir sebebi yoktu, gereksinim duymadım. Ama telefonumu yine de yanımdan ayırmazdım. (Hala öyleyim.) Birinci sebebi, biri aradı mı mesaj attı mı diye aklım kalırdı ve çalışmama konsantre olamazdım. İkinci sebebi de dakika tutarak çalışırdım ve hep saate bakardım. Genelde telefon yanınızda durmasın, derler. Sebebi sosyal medya vs. takılıp fark etmeden saatlerce uğraşılmasıdır. Ancak ben kişisel irademi iyi kontrol altına alabildiğimi düşünüyorum. Ne zaman çalışıp ne zaman ara vereceğimi belirlemiştim. Dikkatimin kolay dağıldığı bir gündeysem 25 dakika ders 5 dakika mola yapıyordum. Beynim çalışmaya hazırsa yorulana kadar 1-2 saat çalışıp 15-20 dakika mola veriyordum. Her gün sonunda ne çalıştım, konu mu çalıştım soru mu çözdüm hepsini not alıyordum. Soru sayım artmış mı bakıyordum.

Bir dönem üzücü olaylar yaşadım ve dikkatimi toplayamıyordum. En azından kitap okuyayım dedim ve bol bol kitap okudum. Kitap okurken önemli nokta okumuş olmak için değil anlamak için okumak, bu sayede zihin kapasitemiz de artıyor. Yani paragraf sorularında daha çok cümleyi aklımızda tutabiliyoruz. Okurken her cümleyi anlayarak okuyup gittikçe hızlanırsanız dediğimi göreceksiniz.

Ders ders ele almak gerekirse, geometride ne kadar çok soru çözerseniz çözümü kolayca görme olasılığınız o kadar artar. Matematikte de soru gördükçe hangi formül nerede nasıl kullanılır bunun farkına varırsınız. Sözel derslerde de bol bol tekrar gerekiyor. Mesela her sabah kalktığınızda ya da yatmadan tüm notlarınızı okuyun . Yatmadan önce okursanız ve sonra hiçbir şey yapmadan uyursanız beyniniz sabaha kadar tekrar eder ve beyninize iyice yerleşir. Hatta ben sözel dersler için şunu da yaptım. Ders çalıştım, kendime not çıkarttım. O notları ses kaydı alırdım. Gece yatarken tekrara ayarlar kulaklığımı takar öyle yatardım. Sabaha kadar beynimde tekrar ettiği için daha iyi yerleşirdi. Unutmayın, yatmadan önce en son ne yaparsanız beyniniz uyanana kadar onu tekrarlar.

Şimdi bu kadar çalışma ile tıp kazanılmaz mı demeyin; sınav stresi, o sene yaşanılan psikolojik durumlar yani her şey etkiliyor. İstediğim bölümlerden birine yerleşebilmek bile benim için oldukça mutluluk vericiydi. Önce kendinize inanın, sonra yapıp yapamadıklarınızı belirleyin. Tüm güç içinizde unutmayın. Kimse kimseden üstün değil, azimli ve kararlı olmak mesele. Burada değinmeyi unuttuğum, aklınıza takılan bir şey olursa mesaj atmanız yeterli. İyi çalışmalar, Allah zihin açıklığı versin.

Önceki İçerikKIRIKKALE ÜNİVERSİTESİ
Sonraki İçerikOYUNCAKLI KORKU FİLMLERİ
Adım İrem Gül. Bilgisayar öğretmeniyim. Tam bir başak kızıyım. Hayatı benim açımdan görün istedim ve bu bloğu açtım. Dünya’ya İrem’in penceresinden bakmaya hazır mısın?