LİSE ANILARIMDAN (10.-11.SINIF)

3532

Küçükken herkes lisede yaşadıklarını unutmayacaksın deyince ben her anımı hatırlarım ne farkı olabilir ki derdim. Şimdi çok daha iyi anlıyorum demek istediklerini. Çok güzel dostluklarım da oldu unutmakta zorlandığım acılarım da. Ama aynı kanı taşımadığım insanlarla aile olmayı öğrendim. Birbirinin arkasını kollamayı, sen ben kavramı yerine biz kavramını. Bir sürü liseye gittim ama ben bu yazımda mezun olduğum liseden bahsedeceğim.

Lise ikinci sınıfta nakil olmuştum. Yeni ortam, yeni insanlar… Sınıfımdaki herkes çok sıcakkanlı ve iyiydi. Benden birkaç hafta sonra da başka bir çocuk nakil olmuştu. Yavaş yavaş ısınıyordum. Öğretmenlerimizde iyiydi. Hele bir psikoloji hocamız vardı, tüm okul hayrandı bende dahil. Canım hocam hem çok karizmatik hem de çok iyi bir insandı. Ben duygusal bir insanım deyince gülerlerdi. Psikoloji hocamızda psikoloji dersi için psikolojik film izletmeye karar verdi. İlk izleteceği film Çizgili Pijamalı Çocuk oldu. İzleyenleriniz vardır belki, Almanya’nın Nazi kampında öldürülen Yahudileri anlatıyordu. Filmin sonunda tüm sınıf salya sümük ağlıyoruz. Ama o son sahnedeki çocukların bakışları beni bitirdi. Bir hafta abartmıyorum, onları rüyamda gördüm ve kabus görüyordum. Hocayla konuştum, ben uyuyamıyorum dedim. Gözümün altındaki mor halkalar ve şişlik uykusuzluğumun kanıtıydı. Artık derste film izleneceğinde ölüm sahnesi varsa ben filmi izlemiyordum. Başka bir sınıfta kitap okuyor veya ders çalışıyordum. İkinci dönem okulumuza yabancı öğrenciler gelmişti. Onlarla İngilizce anlaşıyorduk. Birçok ülkeden vardı. Bu öğrencileri okulumuz gezdirecek, okulumuzdaki öğrenciler evlerini açacaktı. Farklı illere de gideceklerdi. Bu da bizim için gezi demekti.  Bu arada okuldaki çoğu öğrenciyi tanıdım. Çok şeker bir arkadaşımla bizde katıldık. Benim İngilizcem çok iyi değildi ama o gayet güzel konuşuyordu. İl il nereye gittik hatırlayamıyorum ama ne kadar süslendiğimi sorsanız tüm detaylarıyla hafızamda. Bizim okuldaki öğrenciler beni yabancı öğrencilerden zannediyordu. Ama biz baya gezdik. Akşama doğru otobüste ben uyuyakalmışım. Mola verince de arkadaşım otobüs sonuçta hep durmaz lavaboya gideyim diye uyandırmış. Ama benim uykum kırılınca fena olurum haberi yok. Benim koluma girdi tuvalete götürüyor ben full kahkaha atıp gülüyorum. O zaman açıktım. Görenler içmiş bu kız herhalde diyorlar. Tuvaletten çıktık ama hala gülüyorum ben. O sıra arkadaşım beni çekiştirip duruyor. Her yerde oturasım geliyordu. Arkadaşım beni çekiştirirken tanımadığım oğlanlara selam veriyorum, sırıtıyorum, görmeyin. Hatırlıyorum çünkü bilinçliydim ama kendimi durduramıyordum.  Otobüse geri binince arkadaşım dedi ki ne olur tekrar uyu. Kız bıktı benden. Biz nasıl eve gittik, indiğimizde kim aldı o kısımlar çok parlak değil. Ama selam verdiğim oğlanların bizim okulda olması ve baya bir süre onlardan utanmamı unutmuyorum. O yıla ait hatırladığım en komik anım sanırım bu.

11.sınıf yani lise üç olmuştuk. Dersler ciddileşmişti, öğretmenlerin tutumu da. Seneye üniversite sınavı vardı. Her liselinin korkulu rüyası YGS-LGS-şimdiki adı YKS. Ama sınıfa o kadar alışmıştım ki hayat tozpembe geliyordu. Okulu biliyorduk, öğretmenlerden tut güvenliğe kadar çok seviyordum. Anlaşamadığım öğretmenler oluyordu, her insan bir değildir ama onlara da saygı duyuyordum. Bu arada sınıfımıza yeni gelenler olmuştu, bir de gidenler. Gelen-gidenleri şöyle açıklayabilirim: Bizim sınıf eşit ağırlıktı, sayısal bölümden eşit ağırlık bölümüne geçenler bizim sınıfa geliyordu. Bizim sınıftan dil bölümüne geçenler gidiyordu. Yani yine aynı okul içindeydik. Sınıfa yeni gelen arkadaşı diğer sınıf arkadaşlarım 9. Sınıftan tanıyordu ama ben tanımıyordum. Kim derdi ki o zaman tanıştığım insan en yakın arkadaşlarından olacak diye. Ama öyle ve hala hayatımda. Bu arada bu yıla ait hatırladığım en macera dolu anımı es geçemem. Okulumuzun bağlı olduğu belediye Çanakkale ile ilgili kompozisyon yarışması yapmıştı. Katılan herkesi ücretsiz 3 gece 2 günlüğüne geziye götürecekti. Kardeşim iyi kompozisyon yazardı. Sınıftaki herkes için yazmıştı. Bizde bu sayede Çanakkale, Bursa, Balıkesir’i gezecektik. Son anda en yakın arkadaşım gitmekten vazgeçti ve bana da gitme diyerek bir sürü neden saydı. Ben önce onu dinleyecektim ancak son anda vazgeçip gittim. Hiç pişman değilim. Gece yoldaydık. Sabah bir yerde kahvaltı yaptık. Sonra Çanakkale’yi gezdik. Öğle yemekleri bize aitti. Sonra vapura binip Balıkesir’e geçtik. Orada bir otelde kalacaktık. Ama oteli görmeyin havuzu var, denize sıfır ve bizim dışımızda birkaç aile var. Bu arada biz dediğim, bizim okulla birlikte 3 okul daha vardı. Hele ki bir okulun erkekleri hep bizim okulun kızlarını rahatsız ediyordu. O arada bizim okuldaki zekiler mayo getirmiş, mayosu olmayanlar kıyafetle havuza giriyordu. Bizde kızlarla yemekten sonra sahilde biraz gezelim gece birimizin odasında toplanıp uyumayız diye plan yapmıştık. O ara odalara gidip duş aldık, üstümüzü değiştirdik. Tam buluşacağız hocalar gelip zorla odalara gönderdi ve kapıyı kilitleyip sabaha kadar çıkmamamızı tembih ettiler. Hepsi nöbetleşe kapıların önünde geziyordu zaten çıkamıyorduk. Ne olduğunu anlamamıştık. Sonra duyduk ki bizim okulun kızlarını rahatsız eden okuldaki öğrenciler olay çıkarmış. O gece sabaha kadar eğlence planımız hayal oldu. O sabah tekrar hareket ettik. Bursa’ya uğradık. Oradan da okulun olduğu yere geri döndük. Sabaha karşı babam almıştı beni. Bursa’ya uğradığımızda aldığım yüzük bir anda ikiye ayrıldı, çok üzülmüştüm. Ancak Bursa’yı çok beğendim, orada yaşamayı çok isterim. Bedava tatilde lise zamanı harika oldu.

Lise son sınıfımı ayrı bir yazıda anlatmak istiyorum çünkü o yıl kendine has ve özel bir yıldı. Lise özel ve güzeldir bunu asla unutmayın. O gezide birlikte olduğum bazı insanlar hayatımda bazıları yok. Ama hepsi güzel anılar olarak aklımda. Sizde lise yıllarınızda bol bol güzel anı birik

Önceki İçerikDOSTLUĞU TANIMLAYAN YAZAR DEBBIE MACOMBER VE ESERLERİ
Sonraki İçerikÜNİVERSİTEDE YURT MU APART MI?
Adım İrem Gül. Bilgisayar öğretmeniyim. Tam bir başak kızıyım. Hayatı benim açımdan görün istedim ve bu bloğu açtım. Dünya’ya İrem’in penceresinden bakmaya hazır mısın?