KOKU – PATRICK SÜSKIND

1262

Bir kitap yazımdan daha sizlere merhaba demek istiyorum. Bu kitabı internette çok görüyordum. Sonra kitabın önündeki ‘Bir katilin hikayesi’ yazısını görünce dedim ki hemen okumalıyım. Gerilim romanlarını severim.

Şimdi biraz yazardan bahsedelim. Patrick Süskind , 1949 yılında Almanya’da, Münih kenti yakınlarında Ambach’ta doğdu. Münih Üniversitesi’nde Ortaçağ ve Modern Çağ Tarih öğrenimi gördü. Önceleri televizyon dizilerine senaryolar yazdı. 1979’da yayımlanan ilk romanı Koku ile uluslararası üne erişti. 1980’de yazdığı ilk oyunu Kontrbas, Almanya, İsviçre ve Avusturya’da en çok oynanan oyunlar arasına girdi, ayrıca Edinburg Festivali’nde ve Londra’daki National Theatre’da sahnelendi. Koku’nun ardından 1988’de Güvercin ve 1991’de Herr Sommer’in Öyküsü adlı romanları yayımlanan Süskind, günümüz Alman Edebiyatının en saygın yazarlarından biri olarak kabul ediliyor. Koku ise yazarın başyapıtı sayılıyor. (Kitaptan alıntıdır.)

Kitabı konuşmaya başlayabiliriz artık. Arkasında yazanlarla başlayalım.

’18. yüzyıl, Fransa. Romanın kahramanı Jean-Baptiste Grenouille, kokulara karşı görülmedik ölçüde duyarlı, istediği kokuları üretebilmek için cinayet işlemekten bile çekinmeyen biridir. Gelgelelim kokular konusunda gerçek bir dahi olmasına karşın kibir, ahlaksızlık, insansevmezlik, ezcümle kötülükte dönemin önde gelen alçaklarını aratmayan bu genç adamın tek bir kusuru, sahip olduğu dehaya karşın onu yıkıma götürecek kadar tehlikeli bir kusuru vardır…

Toplum içinde bir birey olarak var olamayan ve her istediğini yapabilmesine karşın kendi benliğini yaratamayan bir dâhiyi anlatan bu görkemli alegori, özellikle olağanüstü akıcılıkla erişilen son bölümüyle bir insanlık tragedyasının anlatısıdır. ‘

Gelelim kitabın ben açısından görüşlerine. Gerilim-korku-cinayet romanlarını severim. İnsanların farklı bakış açılarını görmek isterim. Ancak bazı cinayet romanları artık klasikleşmiş ve sıkıcı oluyor. Bunun konusu bana farklı gelmişti. Okurken de bu düşüncemin doğru olduğunu anladım. Grenouille, doğarken dezavantajlı doğmuş. Ailesi tarafından hep hor görülmüş. Bu kadar dezavantajın yanında avantajlı olduğu konular vardı. Mesela koku duyusu. Koku duyusu normal bir insandan daha iyi çalışıyordu. Ama bu duyuyu iyiye ya da kötüye kullanmak kişinin kararı. Grenouille, hiç tahmin edemeyeceğim bir şekilde kullandı. Romanı okurken sıkılmak yerine daha neler yapabilecek acaba dedim. Dezavantajlı bir bireye göre hayatını tek başına iyi devam ettirebilmiş, çok güzel şanslarla karşılaşmış. Bu şanslarla kendini geliştirmiş. Ancak gelişim her zaman iyi değildir. Bunu romanda görüyoruz. Ayrıca Grenouille, çok zeki bir adam. Zeka ve yeteneğini birleştirip nasıl buraya gelmiş adam dedim. Bazen okurken ürperdim. Gerçekte böyle bir insan olma düşüncesi beni gerdi. Umarım yoktur, sadece kurgudur.

Kitapta benim dikkatimi çeken şeylerden biri yazarın betimlemeleri, tasvirleri. O kadar gerçekti ki bazen bu kitabın filmini çekmek zor olmaz diye düşündüm. Sonra yakın bir arkadaşım filmi var dedi. İzlemeden tahmin etmişim.(Hala izlemedim.) Ayrıca dili çok güzeldi. Akıcı ve açıktı. Bir oturuşta 30-40 sayfa okudum. Yolda okudum hatta ve hiç sıkılmadım, nasıl yol bitti anlamadım bile. Öyle dalmışım kitaba 😀

Gerilim-cinayet tarzı roman seven, 18 yaşından büyük herkes okuyabilir bence. Küçük yaş grubuna uygun olduğunu düşünmüyorum. Okuduktan sonra kitapla ilgili sohbet etmek isterseniz bana sosyal medya hesaplarımdan ya da mailden ulaşabilirsiniz . Bir sonraki kitap yazımda görüşmek üzere 🙂

Önceki İçerikŞANLIURFA’DA GEZİLEBİLECEK YERLER
Sonraki İçerikVÜCUT FIRÇALAMA- AT KILI FIRÇA KULLANIMI
Adım İrem Gül. Bilgisayar öğretmeniyim. Tam bir başak kızıyım. Hayatı benim açımdan görün istedim ve bu bloğu açtım. Dünya’ya İrem’in penceresinden bakmaya hazır mısın?