Kitaplarla ilgili ilk yazımın en sevdiğim ve hayranlık duyduğum bir yazar olmasını istedim. Sarah jio ve muhteşem kitapları…
Seattle’da üç çocuğu, üç üvey çocuğu ve eşi ile birlikte yaşamaktadır. On bir tane romanı yirmi beşten fazla ülkede yayınlanmaktadır. Geneli aşk romanı olmakla birlikte evlat acısı, dostluk gibi konuları da kitaplarının içinde bulmak mümkün.
Peki ben Sarah Jio’nun kitapları ile nasıl tanıştım? Lise son sınıfta annem almıştı ilk kitabımı. Adı Yağmur Sonrası’ydı. O zaman en yakın arkadaşıma söylediğimde şu tepkiyi verdi: ”Kankaa o kitap muhteşemm!! Başucu kitabı derler ya tam o tarzlık.” Tabi lise son sınıf, ergenlik zirvesi zamanlarım olduğunu düşünüyorum, aşka dair her şeyi beğeniyorum. Zaten yapısal olarak duygusalım bir de üstüne aşk romanı olunca kimse elimden alamazdı. Hemen okumaya başladım. Kitaptaki kahraman o kadar güzel betimlenmiş ki resmen yaşıyordum. Anne Calloway’ın aşkı tanımlamaya çalışırken kendini 2.Dünya Savaşı’nda bulması belki de kaderdi. Size burada tüm romanı anlatmayacağım ama aşkın güzelliğini Anne Calloway ile yaşayacağınızdan şüphem yok. Okurken onun heyecanını, sevgisini, ikilemde kalışını hissediyordum. Tabi okuduğum yaşı göz önüne alırsak kitaptaki olaylar çok mucizevi geliyordu. Bora Bora adaları, askerler, aşk, dostluk ve daha fazlası. Size bu kitabı anlatmak için ne desem az kalır. Her okuduğumda(3 defadan fazla okumuşumdur) aynı hissettirebilmesi gerçekten muazzam. Okumanızı ve hissetmenizi şiddetle tavsiye ederim. Şu an Yağmur Sonrası adıyla bulamayabilirsiniz. Yeni basımlarında Sahildeki Kulübe adıyla yenilenmiş.
En çok etkilendiğim ikinci kitabı Agapi oldu. Aşkın 6 türünü tanımlaya çalışan ama hayatında hiç aşık olmamış Jane ile tanışıyorsunuz. Önce inanamayan yaşadıkça-gördükçe aklına yatan bir olayın içinde buluyor kendisini. Etrafındaki herkesin birbirine aşık olduğunu ama hangisinin ne tür olduğunu bilemiyor. Aynı zamanda kendi aşkını da bulamama ihtimali onu korkutuyor. Bu maceralı ama aşk dolu serüvende neler yaşıyor dersiniz? Bazen acı bazen imkansızlık bazen aşk… Sizde aşkın 6 türünü özellikle agapi(ölümsüz aşk)yi merak ediyorsanız tam size göre bir kitap.
Böğürtlen kışı kitabında aşkı bir kenara bırakan yazar, evlat acısının sızısını hissettiriyor. Çocuğunu kaybeden bir annenin vazgeçemeyişi ve hep onu içinde hissedişiydi beni en çok etkileyen. Çocuğum yok ama çocuklara/bebeklere düşkünlüğümü biliyorsunuz. Tabi bir annenin evladına duyduğu sevgi ve bağlılığı bilmediğim için anlatamam ama düşüncesi bile boğazımı düğümlerken bu kitabı nasıl okuduğumu anlatamam. Her sayfasını evladına kavuşacak mı, çocuk annesini bulacak mı düşüncesinde kayboluyordum. O kavuşma anlarında sanki ben yavrumu buldum, nasıl mutluyum görmeyin. Acıyı betimlemek bence çok zor bir durum ama Sarah Jio olunca yazarı kitap duygusuz olamaz.
En son kitabı olan ve Türkiye’ye özel kitabından da bahsetmek istiyorum. Kitap aslında otobiyografi yani kendi hayatını anlatıyor. Ama ben okurken kişisel gelişim kitabı okuyormuş hissine kapıldım. Hayatını anlatırken okurlarına verdiği tavsiyeleri ve kitapları dışında olan yemek tutkusunu gösterdiği tarifleri ile kendisi kadar tatlı bir kitap olmuş. Birçok bölümünde bende bu durumu yaşamıştım demekle kalmadım tavsiyelerini de okur okumaz yaptım. Kardeşinin eşinin Türk olmasını da belirtmeden geçemeyeceğim. Yani Türk hayranlarının onu sevdiği kadar onun da bizleri sevdiğini bu kitap sayesinde anladım.
Yeşil Deniz Kabuğu, Elveda Haziran, Kelebek Adası, Mart Menekşeleri, Paris’ten Çiçeklerle kitapları da aşk romanı olduğu için tasvir etmekten ziyade okumanızı tavsiye ediyorum. Son Kamelya’yı ve Gündüz Sefası’nı maalesef daha okuyamadım ama aldım, sıradalar. Size şunu söyleyebilirim, aşka mı küstünüz ya da aşka inancınız mı yok kesinlikle okuyun. Her birinde aşkın farklı ama bağlayıcı mükemmelliğiyle karşılaşacaksınız emin olun. Bu zamana kadar tavsiye ettiğim kimseden kötü yorum almadım. Sizlerden de kitaplarınızla fotoğraflarınızı, okuduktan sonra ise yorumlarınızı heyecanla bekleyeceğim. Aşkla kalın.
