Merhabalar, bir film tavsiyesi yazısında tekrar buluştuk. Bu yazımda izlemekten hiç bıkmadığım ve bıkmayacağım animasyon filmlerinden tavsiyeler vereceğim. Bence her yaş grubu animasyon filmi izleyebilir, bunu kesinlikle büyük bir kız olduğum için söylemiyorum. En sevdiğim ile başlamak istiyorum.
Komşum Totoro, küçüklüğümden beri kaç defa izlediğimi hatırlayamadığım bir animasyon filmidir. 1988 yılı Japon yapımı bir animasyon filmidir. Annelerinin tedavi gördüğü hastaneye daha yakın olmak için bir köye taşınan iki küçük kız ve babalarını anlatır. Kızlardan küçük olanı ormanın ruhunu görmeye başlar ve Totoro ile tanışırlar. Bu küçük kızların maceralarını anlatan filmi her izleyişimde Totoro ile karşılaşma isteğim artıyor. Ablanın evin minik annesi olmaya çalışması, küçük kardeşin haylazlıkları, otobüs olan kedi ve Totoro ile dolu harika bir film. Size şu kadarını söyleyeyim izlerken içimdeki çocuksu sevinci her defasında aynı derecede hissediyorum.
‘Zootropolis: Hayvanlar Şehri’ filmi Totoro’ya göre daha yeni bir film. Zootropolis, medenileşmiş ve teknoloji kullanabilen hayvanların bir arada yaşadığı bir şehirde yaşanan ilginç bir polisiye öyküsünü anlatır. Bütün hayvanların yaşadığı bu metropoliste küçük bir tavşanın mesleğini yapma hikayesini izlerken içerisinde verilen bir çok mesajı da göreceksiniz. Diğer polis memurlarına göre minik olan tavşan Judy Hopps’u kabullenmekte zorlanırlar. Ancak o marifetin boyda değil zeka ve çeviklikte olduğunu ispatlar. Bu arada tilki Nick Wilde ile ortak olup ona da yardımcı olmaktadır. Aile, dostluk, cesaret, azim ve daha fazlasını barındıran bu filmi çok sevdiğimi kesinlikle belirtmeliyim. Özellikle sondaki şarkıyı. Şarkıyı söyleyen kişiyi söylemeyeceğim, siz izleyince bana söylersiniz.
Çılgın Hırsız filmini bilmeyen yoktur ama es geçemeyeceğim kadar güzel. Gru adındaki kötü bir bilim adamının kötü amellerini gerçekleştirmek için üç yetim sahiplenir. Margo, Edith ve Agnes için Gru bir baba adayıdır. Sizce nasıl anlaşıyorlar? Bir de minionları atlamayalım. Minik sarı yaratıklar demek sanırım en uygunu. Ama çok tatlılar. Bu film o kadar izlendi ki ikinci ve üçüncü filmi de yayınlandı. Margo’nun büyük kız tavırları, Edith’in çılgınlıkları ve Agnes’in unicorn(tek boynuzlu at) sevgisi ile Gru’nun kötü planları ortak noktada buluşabiliyorlar mı? İzlemediyseniz çok şey kaçırdınız benden söylemesi.
Ters Yüz’ü birazda konuşalım. İnsanın kafasının içi nasıldır? Anneler ve babalar aynı mı düşünür? Bu eğlenceli animasyon filmi insanın kafasının içini karakterlere dökerken aslında her duygunun güzelliğini de atlamıyor. Bir insan her daim mutlu, havalı veya sinirli olamaz. Üzgün veya öfkeli de olabilir. Önemli olan dengede tutabilmektir. İzlerken hem eğlenip hem de ailenizi gözden geçireceğinize eminim. Küçük bir kızın ailesi ile yeni bir şehre taşınması ile başlayan serüvenini mutlaka izlemelisiniz.
Patron Bebek’i izledikten sonra her gördüğünüz bebeği daha dikkatli inceleyeceğinize eminim. Çizimlerin tatlılığına diyecek yok. Sizce bir abi için kardeşin olması nasıl bir duygudur? Bir de kardeşinizin bebek şirketinde patron olduğunu öğrendiğinizi düşünün. Bu bebekten kurtulmak isteyen Tim(abi) bebekle iş birliği yapmaya karar verir. Böylece erkenden gidecektir. Ancak olaylar istendiği gibi gitmeyebilir. Neler olacak izlemelisiniz.
Cesaretin vücut bulmuş hali Moana’dan da bahsetmek istiyorum. Bu tarz bebekli animasyon filmi çok var: Cesur, Frozen… bu filmdeki dansları sevdiğim için seçtim. İçinde kocaman bir kalp taşıyan bir kız çocuğu büyüyüp genç kız olduğunda yine o kocaman kalbi taşır. Tüm doğanın çok sevdiği kız kabilesini ve çevresini lanetten kurtarmak için yola çıkar. Amacı laneti sonlandırmak için yarı tanrıyı bulmak ve ona çaldığı şeyi iade ettirmektir. Kabilesinin geleceği ona bağlıdır. İade etmesi için ikna edip edemediğini söylemeyeceğim, izleyip öğrenebilirsiniz.
Hayvanları çok seviyoruz ve daima onları mutlu etmek için bir şeyler yapıyoruz. Sizce her gün işe giderken evde bıraktığınız evcil hayvanlarınız, siz eve dönene kadar neler yapıyor? Bunun cevabını Evcil Hayvanların Gizli Yaşamı filminde bulacaksınız. Kocaman görünen hayvanların pamuk şekeri gibi kalbini, minicik hayvanların cesaretini izleyeceksiniz.
Son olarak Oyunbozan Ralph’den bahsedeyim. Sizce video oyunlarının içerisindeki kahramanlar gerçek midir? Atari oyununda hep ev yıkıp kötü adam olan Ralph artık sıkılıp başka oyuna geçmeye karar verir. Kablolar aracılığıyla gezintiye çıkar. Oyundan oyuna geçerken Sugar Rush oyununu tehlike altında bırakan bir düşmanı serbest bırakır. Artık Felix gibi kahraman olabilecektir. Maceralarla dolu oyun dünyasına bir göz atmak ister misiniz?
Aslında anlatabileceğim animasyon filmleri bitmez çünkü nerdeyse her animasyon filmini izledim ve izliyorum. Ancak mantıklı olup güzel mesajlar verenlerin bir kaçından bahsedebildim. Umarım sizlerde izleyince beğenirsiniz. Güzel yorumlarınızı bekliyorum.
Web sitemizde size en iyi deneyimi sunabilmemiz için çerezleri kullanıyoruz. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, bunu kabul ettiğinizi varsayarız.Tamam