BİR MİLYON SEVGİ DOLU MEKTUP – JODI ANN BICKLEY

2786

Kitabı birkaç saat önce bitirdim ve içimde uyandırdığı duygular kaybolmadan hemen yazıya dökmek istedim. Çünkü birkaç dakika sonra neler yaşayacağımı ve duygularım nasıl değişeceğini bilmiyorum.

Normalde kitap yazılarımda yazarlarından bahsederim ancak bu yazardan bahsedersem kitabın büyüsü bozulur. O yüzden sizin için direk kitaptan bahsetmeye başlayacağım. Arkasındaki güzel mektupla başlayalım.

‘Sana… Evet, sana. Bunu okuyan kişiye. Zor bir hafta geçiren, başının üstünden kara bulutların eksik olmadığını düşünen, görünmez olduğunu sanan, bir sürü arkadaşı varmış gibi görünen ama kendini hep yalnız hisseden sana… Hızına yetişebilmek için bir anlığına da olsa dünyayı durdurmak isteyen, kalbini güvensiz ellere teslim edip duran, her şeye rağmen onlara bir şans daha veren, inancını kaybeden, kaybolan, her şeyi mahvettiğini düşünen sana… Uyuyup bir daha uyanmak istemeyen, bitiş çizgisini göremediğini hisseden kalbi kırıklara, herkese…

Sen inanılmazsın. Bu dünyayı daha çekilebilir kıldığın için sana bütün dünya adına teşekkür ediyorum. Sen güzelsin, hem de çok güzelsin. İnan bana, bu dünyada senin gibi biri daha yok. Değerlisin. Bir anlamı olması için dağları yerinden oynatman gerekmiyor, bazen yalnızca gözlerini açman yeterli. Burada olmayı senden daha fazla hak eden yok. Sen bütün mutlulukları hak ediyorsun. Bunu başarabilirsin. Sevgiler,

-Jodi- ‘

Bu satırlarını okuyunca ne düşündünüz? Birçoğumuz aynı şeyi düşündük ‘Allah Allah bu kız nereden biliyor şu an zorlu bir dönemden geçtiğimi?’. Hemen kitaba başladım. Kitap 240 sayfa, orta kalınlıktaydı. Beyin enfeksiyonu geçiren yazar, enfeksiyondan önceki ve sonraki hayatını ele almış. Ayrıca https://onemillionlovelyletters.com/ adresli bloğunu nasıl ve neden açtığını, neler yaptığını anlatmış. Düşünsenize 22-23 yaşında yani gençliğinizin daha başlarındayken bir böcek yüzünden tüm hayatınız allak bullak oluyor. Ne yapardınız? Neler düşünürdünüz? Hayatınızın bittiğini mi? Artık işe yaramaz olduğunuzu mu? Bunları çoğumuzun zaten genelde düşündüğünden eminim. Neler yapıyorsunuz böyle durumlarda? Ben müzik dinlemek, dua etmek, kitap okumak gibi kafamdaki düşünceleri uzaklaştıracak ve beynimi meşgul edecek şeyler yaparım(beni tanıyanlar bilir). Jodi ise farklı bir yol denemiş. Başkalarının mutsuzluğunu paylaşıp onları mutlu ederek kendi acısının da azalacağına inanmış. Öyle de olmuş. Okuyunca demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız.

Öncelikle kitaba bayıldığımı ve hemen yazarı takibe aldığımı söylemeliyim. Bu kadar güçlü bir kadını unutmak istemiyorum. Birçoğumuz dışarda tanımadığımız insanlarla en az iletişime geçmek için çabalarken Jodi tam tersini yapmış ve insanlarla iletişime geçmiş. Kitabı okurken bende az iletişimde olmaya çalışan çoğunluk içinde olduğumu fark ettim. Neden? Bunu biraz düşündüm. Sanırım toplum yüzünden. Küçükken herkesle sohbet eder, selam verirdim. Büyüdükçe azaldı. Hapşıran bir insan görünce ‘Çok yaşa!’ bile demeye çekinir oldum. Çünkü ben insanlarla sohbet edince fark ettim ki normal yerlere gitmiyor. Tanımadığın bir erkekle konuşursan büyük ihtimal seni, ondan hoşlandığı için konuşan bir kız zanneder –yaşı kaç olursa olsun- . Yaşlı bir kadınla konuşursan, bir kadın olarak söylüyorum hemen bekar bir torunu veya oğlu çıkar. Genç biriyle veya bir çocukla konuştuğunda yanında ebeveyni varsa senden başka yöne çevirir hatta imkanı varsa yer değiştirir veya oradan uzaklaşır. Bu yüzden çok fazla tanımadığım insanlarla iletişimi kesmişim, bunları yazarken anladım. Ama hala bol bol teşekkür eder, lütfen diyerek konuşurum. Kimine göre fazla nazik olsam da kibar olmayı severim. Genelde dolmuşta iken lütfen inebilir miyim deyince ya da para üzerini uzatan kişiye teşekkür edince insanlar uzaylı görmüş gibi bakıyor. Bağırarak sormak istiyorum ‘SİZE KABALIK NE KAZANDIRIYOR?’ diye ama yapmıyorum. Büyük ihtimal cevap veremeyecekler. Bu yüzden sormuyorum. Nazik olmayı ve şaşırtmayı seviyorum.

Kitaptaki sevgiyi de es geçmemeliyim. Bu kitap sayesinde nazikliğin ve sevginin hiç umulmadığı kadar güzel şeylere sebep olduğunu hatırladım. İyileştirdiğini, güzelleştirdiğini… Bu yüzden hayattan elinizi ayağınızı çekeceğinizi hissettiğinizde yani her şey bitti dediğinizde hemen bu kitabı elinize alın. Okuyun, anlayın, sorgulayın ve hissedin. O zaman sizde iyileşmeye başlayacaksınız. Hayata döndüğünüzü hissedince bana haber vermeyi unutmayın. Bu arada ben Jodi’ye mail atmadım, hala e-postaları okuyor mu bilmiyorum ama siz şansınızı deneyebilirsiniz. Belki size de sevgi dolu bir mektup gönderir.

Önceki İçerikDİZİ TAVSİYELERİ
Sonraki İçerikPORTAKAL YAĞI VE FAYDALARI
Adım İrem Gül. Bilgisayar öğretmeniyim. Tam bir başak kızıyım. Hayatı benim açımdan görün istedim ve bu bloğu açtım. Dünya’ya İrem’in penceresinden bakmaya hazır mısın?